Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır, Kimlere Uygulanmaz?
Tüp bebek tedavisi görecek anne ve baba adaylarında bulunması gereken bazı özellikler vardır. Bunun yanı sıra klasik yöntemle çocuk sahibi olunamadığında uygulanan ISCI yöntemi de bazı durumlarda klasik yönteme göre tercih edilebilmektedir.
İçindekiler
Tüp Bebek Hangi Durumlarda Uygulanır?
Kısırlığın ortaya çıktığı her durumda bu tedaviyi uygulamak mümkün değildir. Tüp bebek tedavisi uygulanabilmesinin çeşitli kriterleri mevcuttur. Bu kriterleri özetlemek gerekirse;
Anne adayının tüpleri tıkalı olduğunda ya da ameliyatla tüpleri alınmış ise uygulanabilmektedir.
Bazı durumlarda açıklanamayan kısırlık olarak adlandırılan ve her türlü teste rağmen sonuçlara bakılarak ya da fiziksel olarak kontrollerde herhangi bir anomaliyle karlşılaşılmamasına rağmen sonuç alınamayan durumlarda da uygulanması mümkündür ve başarılı sonuçlar alma oranları yüksektir. Bu türlü açıklanamayan kısırlığın görülme oranı her 10 vakadan 1’i seviyelerinde olduğundan tüp bebek tedavisi genel kanı itibariyle geçerli bir çözüm sunmaktadır.
Baba adayına bağlı olan sebeplerde, sperm sayısının yetersiz ya da niteliğinin düşük olduğu durumlarda uygulanabilir.
Azoospermi ve oligospermi ismi verilen durumlarda da uygulanabilmektedir.
Endometrozis hastası olup da denenen diğer tekniklere rağmen sonuç alınamadığı durumlarda, ya da diğer yöntemlere rağmen yumurtalama sorunu nedeniyle sonuç alınamadığı durumlarda uygulanabilmektedir.
Servikalo etkeninin görüldüğü durumlarda, bağışıklık sistemi sorunları nedeniyle anne olamayan adaylarda farklı teknikler deneyip de hamilelik elde edemeyenlere uygulanabilmektedir.
ISCI Yöntemi Hangi Durumlarda Tercih Edilmelidir?
Yukarıda bahsedilen tüp bebek uygulamaları klasik yani IVF olarak isimlendirilen bir yöntemin geçerli olduğu durumları kapsamaktadır.
Klasik yönetm denenerek başarı elde edilemediği durumlarda ISCI yöntemi devreye girmektedir.
Erkek sperminde ciddi sorunlar olduğu durumlarda Mikro TESE isimli yöntem kullanılarak klasik tüp bebek tedavisinden farklı bir yaklaşımla daha titiz bir uygulama yapılmasına ihtiyaç duyulabilmektedir. Ya da sebebi bilinmese de daha önce klasik yöntemle başarılı sonuçlara ulaşılamadığında da ISCI yöntemi uygulanmaktadır.
Eğer erkek adayda Antisperm antikor varlığına rastlanılmışsa bu durumda da klasik yöntem uygulanamayacak ve ISCI yöntemine başvurmak gerekecektir.
Sperm kanalları yokluğunda , vazostomi ile başarılı sonuçlar elde edilemediğinde ya da fibroz nedeniyle epididimal spermin elde edilme imkanı kalmadığında da uygulanmaktadır.
Globozoospermi ismi verilen yuvaralak başlı sperm durumunda da ISCI uygulanmakta ancak bu durumda dahi başarılı olma ihtimali yüksek seviyedlerde gözlemlenememektedir.
İmmotil sillia sendromu gözlemlenen durumlarda da klasik tüp bebek yönetmi yerine ISCI yöntemi tercih edilmektedir.
İlaçsız Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır?
Düşük ovaryene sahip adaylarda ve ilaca rağmen birden fazla yumurta gelişimi sağlayacak durumda olmayan adaylara uygulanabilir.
Eğer kişi tüp bebek tedavisinde uygulanan ilaçlara karşı kanser vs gibi nedenlerle duyarlılık gösterme eğilimindeyse de yine ilaçsız tüp bebek tedavisi uygulanması yoluna gidilmektedir.
İlaçsız tüp bebek tedavisinde kalitesiz yumurta ihtimalinin artması sebebi ile başarı oranı düşük olmasına karşın yan etkisiz ve daha kolay bir tedavi yöntemi sunduğu bilinmektedir.
Tüp Bebek Yöntemi Kimlere Uygulanmaz?
Baba adayı olmak isteyen kişilerde hiç sperme rastlanılmazsa ve hatta erkek yumurtalıklarından alınan parkada sperm gözlenemese bu durumda tüp bebek tedavisi uygulanması imkânsız hale gelmiş denilebilir.
Yumurtlama fonksiyonu genetik ya da belirli bir hastalığın sonucu olarak işlevsiz hale gelmiş kadınlarda ve menopoza girmiş kadınlarda da bu tedavinin uygulaması imkânsızdır.
Cerrahi işlem uygulanmış ve yumurtalıklarının her ikisi de alınmış kadınlar da da tüp bebek uygulaması yapılamaz. Ancak tüpleri ameliyatla her ikisi ya da birisi alınmış durumdaysa bu durum alınan yumurtalıklar ile karıştırılmamalıdır.
Anne adayı menopoza girmemiş olsa dahi hatta genç yaşlarda bulunup bulunmamasına bakılmaksızın hormonsal dengesizlik yaşadığı durumda da bu uygulama başarılı sonuçlar vermeyecektir. Bu tür hormonsal bozuklukların gözlemlendiği durumlarda anne adayı olmak isteyen hastanın öncelikle hormon tedavisi görerek doktor gözetiminde, düzeni bir hormonsal dengeye sahip olması sağlanmalıdır.
Aksi halde hormonlar ile desteklenmeyecek bir hamilelik girişimi de bebeğin yeterli beslenerek büyümesine imkân sağlamayacağından bu durumda da başarısızlık kaçınılmaz olacaktır.